Daha sonraki devirlerde Dersim bölgesi dışında yaşayan Balabanlılar’ın çevre aşiretler içinde eridiklerini zannediyoruz. Son 100 ya da 150 yıllık tarih dilimi içinde Balabanlılar‘ın sadece Dersim ve çevresinde bulunduklarını tespit ettik. Örneğin; M. Şerif FIRAT, Erzincan-Erzurum arasında yaşayan Kızılbaş-Türkmenler’in Yavuz Sultan Selim’in zulmünden kaçmak maksadıyla Dersim’e sığındıklarını bildiriyor. Daha önce Güneydoğu Anadolu ve Rakka Çölleri arasında tespitini yaptığımız Balabanlılar’a Cumhuriyet döneminde yapılan araştırmalarda rastlayamıyoruz.
19. yüzyılın ilk yarısında içinde Balabanlılar’ın da bulunduğu bazı olayları M. Şerif FIRAT’tan öğreniyoruz. Olayın başlangıcı 18. yüzyılın sonuna doğru aşiretler arasında olan, feodal düzenin ve feodalitenin getirdiği etik kuralların olumsuzluklarından kaynaklanan bir namus davasıdır. Bununla beraber Osmanlı’nın Doğudaki devlet anlayışı ve aşiretlere bakış açısı ile ilintili bir sorundur. Olayın içinde Osmanlı Devleti bürokrasisinin de bulunduğu, Muş çevresinde hüküm süren derebeyleri ile Hormekliler (Hormek Aşireti) arasındaki bir çeşit kan davasıdır. 1824 kışında, Hormekli ağalar Kuzuçan (Plümer) ilçesi kaymakamı Şah Hüseyin Bey’in yanında kalmışlar ertesi yıl devletten aflarını çıkarmak için Kuzuçan (Plümer) ilçesi kaymakamı Şah Hüseyin Bey ile birlikte zamanın Balaban aşireti lideri (Büyük) Gülabi Ağa ile İstanbul’a gidip aflarını çıkarmışlardı. Bahsedilen Gülabi Ağa, Mehmet Ali BALABAN’ın kitabında s. 74’deki (Büyük) lakaplı Gülabi Ağa’dır. Hormekliler 1824 yılında Kuzuçan’da Şah Hüseyin Bey’in yanındayken Dersimliler Şah Hüseyin Bey’in konağını basmışlar ve Hormekli ağaların oğullarını öldürmüşlerdi. Bunlardan biri de Balabanlı (Büyük) Gülabi Ağa’nın damadı olan Selim’di. Selim, Gülabi Ağa’nın kızı Fatma ile evliydi. (M.Şerif FIRAT’ın kitabında Fatma’dan “Balaban Hatun” olarak bahselidiyor.) Çatışmadan sonra (Büyük) Gülabi Ağa, Hormekliler’i alıp Balaban deresine götürmüş ve kızını başka bir Hormekli ağa Mustafa Zeynel’in oğlu İbrahim ile evlendirmiştir. Aynı olay Mehmet Ali BALABAN’ın kitabında “Muş’un Varto ilçesine bağlı Kasman köyünden Hormekli Fero İbrahim ile evlenmiştir” şeklinde geçiyor. Hormekliler ile Balabanlılar arasında akrabalığa dayalı yakın bir ilişki olduğu görülüyor.
Osmanlı’nın aşiretlerle olan olumsuz ilişkileri, Dersim çevresinde de geçerli idi. Kasım 1866 tarihli bir irâdeden anlaşıldığına göre, Dersim Sancağı’na bağlı kazaların tamamında nüfus sayımı yapılamamıştı. Bu sebeple gerek vergi toplanamıyor ve gerekse Kur’a-i Şer’riye (asker toplama) uygulanamıyordu. Bundan dolayı gerek bölgedeki aşiretlerin itaat altına alınmaları ve gerekse vergi ve asker toplamak için bazı tedbirler alındığı görülmektedir. Buna göre, bu tedbiler şunlardır:
1) Cebel-i Dersim bölgesindeki aşiretleri itaat altına almak
2) Cebel-i Dersim bölgesindeki aşiretlerin etrafa verdikleri zararları önlemek suretiyle vergi alacakların diğer aşiretlerden tahsili
3) Yukarıdaki hususları gerçekleştirmek üzere, bölgeye asker sevki itaat altına alınmış bölgelere daimî suretle asker bulundurmak.
Kasım 1866 tarihli irâdeden anlaşıldığına göre, Kuzican Kazası’nda Şeyh-Hasanlu, Balabanlı, Çorikli ve Lolanlı aşiretleri bulunmaktaydı. Kuzican Kazası’nda “tahrîr-i nûfus ve kur’a-i şer’iyyenin” icrası için 200 piyade ve 100 süvariye ihtiyaç vardı. Bununla birlikte buralarda emniyet sağlanması için öncelikle Cebel-i Dersim’de olan ıslahâtın icrâsına teşebbüs olunması gerekiyordu. Dersim Sancağı’nda bulunan aşiretlere de kötü örnek olduğundan bahisle en kısa sürede Cebel-i Dersim mıntıkasındaki aşiretlerin itaat altına alınmaları gerektiği bildirilmekteydi.
1877’de Ruslar Erzurum’u işgal etmeye başlamışlardı. (Büyük) Gülabi Ağa’nın torunu (Küçük) Gülabi Ağa Erzurum İspir Savaşı’nda çete reisi olarak savaşmıştı. İbrahim YILMAZÇELİK’in 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Dersim Sancağı adlı yapıtından da anlaşıldığına göre Balabanlılar bu dönemde isyanlara katılmamışlar ve Osmanlı Devleti tarafından da herhangi bir cezalandırılmaya maruz kalmamışlardır. 19. Yüzyılda ve 20. Yüzyılın başlarında Dersim’de birçok ayaklanma çıkmış ve Dersim’e askeri müdahaleler gerçekleşmiştir.
EKLER 1
AŞİRETLERİ İSKÂN DEFTERİ, MALİYE DAFTERİ, NO. 701, SAHİFE, 10
İskân tâifelerinden Beğdili'ye tâbi Döğer ve Karakocalı ve Abdaloğluna tâbi Karbendeli ve Melikahmedloğlune tâbi Çağırganlı ve Yakub'a tâbi Karaçeçeli ve Yağmuroğlu Çeçeli'ye tâbi Sarıcalı ve Perdel tecerlisi ve Bozkoyunlu'ya tâbi Balabanlı ve Doğanlı ve Allahverdi'ye tâbi Silsüpür ceridi ve İnceveledoğlu'na tâbi Küçüklü ve Bâb-ı altın Cemâatları ve Şerefli Cemâatı, Alacahan ve Kalecik ve Bozok (Yozgad) Sancağı ve Kırşehir, Keskin ve Kayseri dolaylarında ve Mamalı ve Salarlı, Hacıahmedli, Pehlüvanlı, Debanlı Cemâatları içlerinde olup, lâkirı bu cemâatfarın bazıları Rakka Perakendesi Mukataası tâbilerinden olduklarından ötürü, adı geçen mukataanın bu defa mâlikâne kaydı kaldırılmak ve silinmek, 1142 (1729) yılı Şubatı'ndan, Rakka Valisi tarafından zaptolunmak üzere, Rakka Mukataalarına zam edilmiş ve eklenmiş olduğundan, üzerine güvenilen rehinleri alını , münasip kaleye konduktan sonra, “Bizler Perakende Mukataasına tâbileriz” diye hiçbir özür ve bahanelerine itibar olunmayıb, herhalde bulundukları yerler- den alınıp çıkarılması ve herbir eyâlet ve sancak mutasarrıfları sınırları içine ulaştırılması ve birbirlerine teslim ederek Rakka'ya nakil ve öndermeleri için, Sıvas ve Karaman Valilerine ve zikrolunan eyâletlerde bulunan sancaklar mutasarrıflarına ve kadılara, mütesellimlere ve İstanbul'dan tayin olunan mübaşire ve miri mukataalar ve evkaf zabitlerine ve Kethüda yerleri, Yeniçeri serdarlarına, vilâyet ileri gelenlerine, Mamalı ve Pehlüvanlı vesair aşîretler boy beylerine hitaben, yukarıda uzunca yazılan şerefli emir tertübi üzere, Divan'dan şerefli emîr verilmekle, gelen resmî yazı gereğince kaydolundu.
EKLER 2
RAKA HAVALİSİNDE İSKÂN OLUNAN TÜRKMEN AŞİRETLERİNİN ANADOLU'YA DAĞILDIKLARINA DAİR
Raka beylerbeğisi Hüseyin dame ikbalihuya hüküm ki Raka eyaletinde vaki nehri Belic kenarında Akce kale ve Ayni ziri Raka’ya varınca ol havalide vaki kura ahalisi bundan akdem tekâlif ve nevayibin kesreti tevarüdünden ve Urban eşkıyasının istilâsından perakende ve perişan ve arazileri hâli ve emakinleri harab olub canibi mirîye mu'temedün bih bir nesne hasıl olmaduğundan gayri ol havalilerde mürur ve ubur iden ebnai sebil dahi salim olmaduğundan mevazıı merkume ma'mur ve âbâdan ve ebnai sebil emin ve mutmein olmak üzre bundan akdem Maliye ve Divanı hümayunum tarafından sadır olan evamiri şerife mucibince ziraat ve hiraset eyledikleri arazinin tehammüllerine göre humüs ve yahud sülüslerın ve bağ ve bostanlarından bihasbeşşer' iktiza iden hukuku arazilerin canibi mirîye edâ idüb ol havalileri Urban ve eşkıya mazarratlarından gereği gibi muhafaza ve ahalisini ve ebnai sebili emin ve mutmein eylemek üzre avarızı divaniyye ve sayir rüsumu raiyyetden muaf ve müsellem olmak şartile Boz Ulus mandesi Türkmanından İzeddin ve Küçeklü ve Avşar ve İnallu ve Anter ve Acarlu ve Cemolu ve Ömerlü tevaii ile maan ve şark Çağırganlu cemaatleri ve Hamze Hacılu Bidil beğ oğlu Mehmed tevabü ile Beğdili Türkmanına tâbi Ulaşlu cemaati dahi kethudaları Ali beğ ile Buraklu cemaati kethudası Muharrem oğlu Musa ve Hacı Bal oğlu dört yüz nefer ile mezkiir Boz Ulus mandesi cemaatlerine ilhak olub sekiz yüz nefer olmak üzre ve Üsküdar emrine tâbi Beğdili cemaatlerinden Beğmişlü cemaati kethudaları Hacı Ali oğlu Ganem tevabii ile beşyüz nefer ve Kara Şeyhlü cemaati kethüdaları Topal oğlu Assaf tevabii ile altıyüz nefer ve Boz Koyun cemaati Firuz beğ oğlu Şahin tevabü ile altıyüz nefer ve yine Boz Koyunlu Seyif Han tevabü ile ikiyüz nefer ve Dimliklü cemaati Yir Budak oğlu Mehmed ve Satılmış kethudaları ve tevabü ile beşyüz nefer ki cümlesi üç bin ikiyüz nefer olur ve bunlardan maada Beğdili aşayirinin sayirleri umum üzre nehri Belic kenarında olan nevahide iskân olunmuş iken senki mumaileyhsin mücerred senin ademi tekayyüd ve ihmal ve tekâsülünden naşi kabaili merkumeden ve cemaatleri ahalisi içlerinden bazısı eşkıyanın tahriki ile mutavattın oldukları yerlerinden kalkub Rum'a çıkub bazıları fesad ve gekavet üzre oldukları mesmuu hümayunum olub mezburların tanzimi ahvalleri senin uhdene havale olunmağla senden bu emirde kemali mertebe tekayyüd me'mul ve muntazar iken bu vechile tefrikaları senin taksirine hamlolunmuşdur. Kabaili merkumenin kemafil evvel mevazıı mezkurede iskânları ve arazü mezkurenin isti'marı aksayı muradı hümayunum olmağla mukaddem tayin olunduğun vech üzre me'mur olmuşsundur. İmdi emri şerifim sana vardığı gibi te'hir ve tevakkuf itmeyüb mezburlar her ne mahalle gitmişler ise üzerlerine varub içlerinde bu fesada bais olanları alâ eyyihalin ahz ve bir kal'ade muhkem habs eyleyüb ukubatı meşruadan müstahak oldukları cezaları icra olunmak içün keyfiyyeti ahvallerin vukuu üzre alelesami tahrir ve defter ve rikâbı hümayunuma arz idüb maadasını sadır olan fermanı şerifim mucibince mukaddem ikamet eyledikleri mahallere götürüb iyvâ ve iskân eyleyesin. Şöyle ki mücerred şekavet kasdile ikametden ibâ ve imtina ve fermanı şerifime muhalefet ve tecemmü' ile fesada cür'et idüb iktiza ider ise bulundukları mahallere karib olan eyalet ve elviye mütesellimleri ve voyvodalar ve kethuda yerleri ve yeniçeri serdarları ve esliha istimaline kadir olan askerî ve iş erlerile sadır olan fermanı şerifim mucibince cemiyyet idüb üzerlerine varub inşaallahü tealâ bieyyi vechin kâne kabaili merkume ahalisini vechi meşruh üzre mukaddem ikamet eyledikleri mahallerde iskân ve emirlerine nizam virüb bu behane ile celbi mal ve teaddi ve tecavüzden ve eşkıyaya himayet ve kendü hallerinde olanlara ve reaya ve berayaya teaddi ve tecavüzden begayet tevakki tecennüb eyleyüb bu babda basiret ve intibah üzre ihtimam eylemem babında yazılmışdır. (1690)
KAYNAKÇA
ALINTI YAPILAN KAYNAKLAR
1.ANSİKLOPEDİ VE SÖZLÜKLER:
Derleme Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1993.
Meydan Larousse, Sabah Gazetesi Yayını, 1992.
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Mehmet Zeki PAKALIN, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1993.
2. KİTAPLAR:
ACAROĞLU, M. Türker, Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları Kılavuzu, , Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folkor Araştırma Dairesi Yayınları, Ankara, 1988.
ALİ KEMALİ, Erzincan Tarihi, Kaynak Yayınları, İstanbul, Aralık 1992.
BALABAN, Mehmet Ali, Balaban Aşireti Soy Seceresi, (Kendi Yayını), İstanbul, Ekim 1998.
ERÖZ, Mehmet, Yörükler, Türk Dünyası Ararştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 1991.
EYUBOĞLU, Sabahattin, Pir Sultan Abdal, Cem Yayınevi, 5. Basım, İstanbul, Haziran 1997.
FIRAT, M. Şerif, Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Türk Kültürü Araştırma Enstütüsü Yayınları, 5. Baskı, Ankara 1983.
GÖKBİLGİN, M.Tayyib, Rumeli’de Yürükler, Tatarlar ve Evlâdı Fâtihân, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1957.
IŞIK, Adnan, Malatya (1830-1919), (Kendi Yayını), İstanbul, 1998.
KAPLAN, Adem, Tanyeri Ağarırken, Erzincan İli Tanyeri Nahiyesi Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Yayını, 1. Basım, İstanbul, Ocak 1997.
ORHONLU, Cengiz, Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskanı, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1987.
REFİK, Ahmet, Anadolu’da Türk Aşiretleri, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1989.
SEVİNÇ, Necdet, Gaziantep’te Türk Boyları, Turan Yayıncılık, İstanbul, 1997.
SÜMER, Faruk, Oğuzlar(Türkmenler), 3. Baskı, Ana Yayınları, Eylül 1980.
SÜMER, Faruk, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992.
ŞAHHÜSEYİNOĞLU, Hasan Nedim, Anadolu Kültür Mozayiğinden Bir Kesit-BALIYAN, Ürün Yayınları, Ankara, Nisan 1996
ŞAPOLYO, Enver Behnan, Mezhepler Tarikatlar, Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1964.
TÜRKAY, Cevdet, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak Aşiret ve Cemaatler, Tercüman Kaynak Eserler Serisi:1, 1. Basım, İstanbul, 1979.
YAVUZ, Edip, Tarih Boyunca Türk Kavimleri, (Kendi Yayını), Ankara, 1968
YILMAZÇELİK,İbrahim, 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Dersim Sancağı, (Kendi Yayını), 3. Baskı, Elazığ, 1999.
3. MAKALE,DENEME, BİLDİRİ ve BİTİRME TEZLERİ :
GÜNAY Edip, Alan Araştırmalarında Kaynak Kişilere Emik Yaklaşım, 2. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, 1.Cilt, Kültür ve Turizm Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayını, Ankara, 1982.
KURTULMUŞ, Zekeriya, Kırklareli İli Köy Yer Adları, Türk Halk Kültüründen Derlemeler-1993, Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara, 1988.
5. DİĞER KAYNAKLAR:
1.ANSİKLOPEDİ VE SÖZLÜKLER:
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Mehmet Zeki PAKALIN, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1993.
ATSIZ, Aşıkpaşaoğlu Tarihi, , Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1992.
DEMİR, Galip, Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu ve Ahilik, Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2000
DERSİMİ, Nuri, Hatıratım, Doz Yayınları, İstanbul, Ekim 1997.
DERSİMİ, Nuri, Kürdistan Tarihinde Dersim, Doz Yayınları, İstanbul, Ekim 1997.
HALAÇOĞLU, Yusuf, 18. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1991.
KOCADAĞ, Burhan, Doğu’da Aşiretler Kürtler, Aleviler, Can Yayınları, İstanbul, Eylül 1992.
OCAK, Ahmet Yaşar, Babailer İsyanı-Aleviliğin Tarihsel Altyapısı, Dergah Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1996.
RIŞVANOĞLU, Mahmut, Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm, Türk Kültür Yayını, 2. Baskı, İstanbul, 1975.
YALMAN, Ali Rıza, Cenupta Türkmen Oymakları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1977.
3. MAKALE,DENEME, BİLDİRİ ve BİTİRME TEZLERİ :
BARKAN, Ömer Lütfi, İstila Devrinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler, Vakıflar Dergisi, II. Sayı, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayını, 1942.
4. RAPORLAR :
Aşiretler Raporu, Kaynak Yayınları, İstanbul, Şubat 1998.
Ahmet REFİK, Anadolu’da Türk Aşiretleri, s. 100-102
Kaynak: Vatan Özgül
DİMETOKA'DAN ERZİNCAN'A BİR ALEVİ AŞİRETİ:
B A L A B A N L I L A R